top of page

Hakkımızda

Profesyonel Sebze-Meyve Boylama ve Paketleme Çözümleri

    1947  yılında Adil Çetingöz tarafından  ilk  temelleri  atılan  Egemas, 1965 yılından itibaren kavuÅŸtuÄŸu kurumsal kimliÄŸi   ile   günümüze kadar faaliyet gösterdiÄŸi Sebze-Meyve Boylama ve  Paketleme sektöründe;  ülkemizdeki bütün ilklerin sahibidir. ÜrettiÄŸi Sebze-Meyve Boylama ve Paketleme Hatları, Tartım Sistemleri, Patentli ürün sahibi olduÄŸu Palet Sarma ve Hydrocooling Sistemleri  ve Hasat Sonrası Kimyasalları ile, Egemas'ın sürekli ve deÄŸiÅŸmeyen hedefleri; müÅŸteri memnuniyeti, toplumsal sorumluluk ve çevreyi koruma prensipleridir.

​​

    Halen; Çetingöz ailesinin ikinci kuÅŸağından Elektrik ve Elektronik Mühendisi M.Gökmen Çetingöz  Egemas Makine ve Kimya Endüstrisi Sanayi Ticaret Limited Åžirketi'nin Genel MüdürlüÄŸü görevini sürdürmektedir.  

​

M.Gökmen ÇETİNGÖZ
    GMS Åžirketler Grubu bünyesinde yer alan "Egemas Makine Kimya Endüstrisi Sanayi Ticaret Limited Åžirketi" Yönetim Kurulu BaÅŸkanlığı ve Genel MüdürlüÄŸü görevleri ile beraber, Kare Makina ve Sanayi Ticaret Limited Åžirketi, Naysan Plastik Sanayi Ticaret Limited Åžirketi Yönetim Kurulu BaÅŸkanlıkları görevlerini de  sürdüren M. Gökmen Çetingöz, ustalıktan, usta başılığa, ürün yaratmaktan, marka geliÅŸtirmeye, büyümekten, dünyaya açılmaya kadar Egemas MKE'nin her adımında iÅŸinin hem sahibi hem de çalışanıdır.

Fabrika.png
2022-11-24_12-54-41.webp

Dünden Bugüne

1947  yılında Adil Çetingöz tarafından  ilk  temelleri  atılan  Egemas, 1965 yılından itibaren kavuÅŸtuÄŸu kurumsal kimliÄŸi   ile   günümüze kadar faaliyet gösterdiÄŸi Sebze-Meyve Boylama ve  Paketleme sektöründe;  ülkemizdeki bütün ilklerin sahibidir. ÜrettiÄŸi Sebze-Meyve Boylama ve Paketleme Hatları, Tartım Sistemleri, Patentli ürün sahibi olduÄŸu Palet Sarma ve Hydrocooling Sistemleri  ve Hasat Sonrası Kimyasalları ile, Egemas'ın sürekli ve deÄŸiÅŸmeyen hedefleri; müÅŸteri memnuniyeti, toplumsal sorumluluk ve çevreyi koruma prensipleridir.

2022-11-24_12-54-26.webp
2022-11-24_12-54-29.webp
2022-11-24_12-54-32.webp
2022-11-24_12-54-35.webp
2022-11-24_12-54-38.webp
2022-11-24_12-54-41.webp
2022-11-24_12-54-44.webp
2022-11-24_12-54-47.webp
2022-11-24_12-54-50.webp
2022-11-24_12-54-53.webp
2022-11-24_12-54-56.webp
2022-11-24_12-54-59.webp
2022-11-24_12-55-02.webp
2022-11-24_12-55-05.webp
2022-11-24_12-55-08.webp
2022-11-24_12-55-11.webp
2022-11-24_12-55-14.webp
2022-11-24_12-55-17.webp
2022-11-24_12-55-20.webp
2022-11-24_12-55-23.webp
2022-11-24_12-55-26.webp
2022-11-24_12-55-29.webp
2022-11-24_12-55-32.webp
2022-11-24_12-55-35.webp
2022-11-24_12-55-38.webp
2022-11-24_12-55-41.webp
2022-11-24_12-55-44.webp
2022-11-24_12-55-47.webp
2022-11-24_12-55-50.webp
2022-11-24_12-55-56.webp
2022-11-24_12-55-59.webp
2022-11-24_12-56-02.webp

Kurucumuz

Kurucumuz  ve Onursal BaÅŸkanı'mız  Adil Çetingöz'ün Hatıraları'ndan

 

1931 Yılında İzmir Karşıyaka Bostanlı'da Dedem Hacı Mehmet Ali Efendi'nin tabiriyle 9 göbek İzmirli bir ailenin çocuÄŸu olarak doÄŸdum. BebekliÄŸim sırasında sürekli yaÅŸadığım bağırsak rahatsızlıkları sebebiyle o kadar cılız ve saÄŸlıksız bir bebekmiÅŸim ki, o günün ÅŸartlarında benim durumumdaki çocuklar çoÄŸunlukla hayatlarını kaybettiklerinden, Rahmetli Babam da ha bugün ölecek ha yarın diye beni nüfusa 2 yıl geç kaydettirmiÅŸ, yani aslında 1929 doÄŸumluyum.

​

İlköÄŸretimimi Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu'nda, ortaöÄŸretimimi Mithat PaÅŸa Erkek Sanat Enstitüsü'nde yaptım. ÇocukluÄŸum o günün ÅŸartlarında öyle herkesin göremediÄŸi pervanelerin ve çemberlerin arasında geçtiÄŸinden çocukluÄŸumdan itibaren makinalara karşı aşırı bir ilgim vardı.

​

O zamanlar her evin bahçesinde tulumbalarla su çekilen kuyular vardı. Rahmetli Babam ise bizim bahçedeki kuyunun üzerine kurduÄŸu yel deÄŸirmeni ile suyu 9 metre yukarıdaki depoya çıkarmış ve oradan da evin her köÅŸesine dağıtmıştı. O kuyunun karşısına oturur yel deÄŸirmeninin nazlı nazlı dönüÅŸünü seyreder, nasıl çalıştığını merak ederdim.

​

Rahmetli Babam; küçük dükkanında bıçak, satır, ustura, hacemet, berber makinası ve her türlü makas satardı. O zamanlar,  bu tür malzemelerin üretimi ve toptan ticareti İstanbul'lu gayrimüslim vatandaÅŸlarımızın elindeydi. Babam İstanbul'a giderek bu malzemeleri alır dönerdi. O zamanlar imkanlar kısıtlıydı, alınan bir mal yıllarca kullanılırdı. Babam da önceleri eÄŸe ile yaptığı bileme iÅŸlemini, müÅŸterilerden gelen körelme ÅŸikayetlerinin sıklığı karşısında talebi karşılayamayınca, bir fabrikanın hurdalığından aldığı 3 metrelik voland ile kendisine 2 tane bileme tezgahı yaptı ve bu volandı çeviren iki iÅŸçi ile iÅŸini seri hale getirdi.

​

Okulumun tatil olduÄŸu günlerde Rahmetli Babam elimden tutarak beni de iÅŸyerine götürürdü. ElektriÄŸin olmadığı o günlerde bu iki iÅŸçinin kol gücü ile çevirdiÄŸi 3 metrelik volanda asılırdım ve ayaklarım belli bir süre yerden kesilirdi. ÇocukluÄŸumdan aklımda kalan en güzel oyun anları bu anlardır.

​

Ablamın eÅŸi Süreyya eniÅŸtemin torna atölyesi vardı. Babam iyi bir esnafın yanında meslek öÄŸreneyim diye beni eniÅŸtemin yanına çırak olarak verdi. Burada kalfalığa kadar yükseldim. Bu arada Teknik ÖÄŸretmen Okuluna da hazırlanıyordum. Ancak eniÅŸtem vefat edip, ablam sen iÅŸin başına geç deyince, okul hevesimden uzaklaÅŸtım ve 1947 yılından itibaren vergi mükellefi oldum ve ablam ile ortak olarak çalışmaya baÅŸladım.

​

Askerlik çağı geldi, her Türk genci gibi askerliÄŸimi gururla yapıp döndükten sonra yine ablamla ortak olarak çalışmaya devam ettim. Ablam kendisine bir ev yaptırmaya karar verince hissesini bana devretti ve ben tek başıma iÅŸime devam ettim. O arada kendi başıma toparladığım parçalarla ince iÅŸler yapabileceÄŸim bir torna tezgahı yaptım. Kahve makinaları ve Dondurma makinaları yapmaya baÅŸladım. İşyerim de ayrıca freze çakıları, torna kalemleri, demir testere ağızları satmaya baÅŸladım. Bu parçaları alıp satma iÅŸim daha yoÄŸunlaşınca tornalarımı daha az çalıştırır oldum. Ancak 1956 yılında Milli Korunma Kanunu yeniden uygulanmaya baÅŸlanınca " bu kanuna göre sattığınız her parça malın üzerine fiyat etiketi yapıştırılma zorunluluÄŸu getirildi"  ve uymayanlara çok ağır para ve hapis cezaları verilmeye  ve bu cezalar özensizce uygulanmaya baÅŸlanınca   alım satım iÅŸine ara verdim. Tekrar torna tezgahımı çalıştırmaya baÅŸladım ve otomobil lastiklerini ÅŸiÅŸiren pompa (su borusunun içini traÅŸlayarak parlattım ki keçeye zarar vermesin) yapmaya baÅŸladım. Daha önce de söylediÄŸim gibi bu tür malların üretim ve satış iÅŸleri gayrimüslim vatandaÅŸlarımızın elindeydi. İstanbul'a satmaya gidince Yahudi bir tüccarı gösterdiler, ona gittim, pompanın  Türkiye'de yapıldığına bir türlü inanamadı, tanesine 40 lira isteyince Yahudi tüccar fiyat kırmak için, ÅŸu an gemiyle bana tanesi 35 liraya gelen mal var, eÄŸer sende aynı fiyata verirsen alırım dedi. Bende kendisine satış yapmayıp İzmir'e geri döndüm ve Türk esnafa 40 liradan satmaya baÅŸladım. O zamanlar askeriyenin hurdalığında en vay çeÅŸit hurda malzeme bulunurdu.

​

Bir gün askeri hurdalıktan uçakların hurda iniÅŸ takımlarını satın aldım, atölyemde onların pistonunu silindirden çıkarıp, içindeki hidrolik yağını bir kaba boÅŸalttım. Çıkan 2 teneke yağı tamirci arkadaÅŸlarıma yarımÅŸar, birer kilo sattım o kadar kıymetliydi ki kapışıldı. O yağın parası ile almış olduÄŸum bütün hurdaların parasını ödedim. Elimde kalan piston millerini matkap tezgahlarının gövde kısmının üzerine oturttum, alt kısmının ucuna da matkap tezgahının tablasını iÅŸleyerek matkap tezgahları yaptım ve sattım.

​

1960 yılında ihtilal oldu,  devletimizin kasası bomboÅŸ, ithalata verecek döviz bulunamadığı için bir yıl boyunca yurt dışından parça ithalatı yapılamayıp bizim iÅŸlerimiz durma noktasına gelince artık dışarıdan gelecek parçalara muhtaç olmadan ne üretebilirim diye düÅŸünmeye baÅŸladım. Torna tezgahımda bakkalların ve manavların kullandığı tartım ağırlıklarını takım olarak yapıp satmaya  baÅŸladım,  o iÅŸte doyum noktasına ulaşınca bu sefer kamyonlar için havalı kornalar yapmaya baÅŸladım. Bu kornalar o kadar ses çıkarırdı ki tıpkı vapur düdükleri gibi neredeyse kilometrelerce öteden sesi duyulurdu. Yine çırçır fabrikalarına o güne kadar Avrupa'dan aldığımız tek ve çift çeneli granklar yapmaya baÅŸladım. Bu makinalar o kadar hızlı ve seri çalışırdı ki pamuÄŸu iÅŸlerken pamuktan çekirdeÄŸini ayırırdı.

​

Bir gün İstanbul'dan bir müteahhit bana geldi, bu zat ODTÜ de hocalık yaparken istifa edip ticarete atılmış bir zattı. Bana siz su ÅŸebekelerinde kullanılan vantuz yapabilir misiniz dedi, bende daha önce yapmış olduÄŸum ancak dükkanın bir köÅŸesinde unuttuÄŸum vantuzu getirip gösterdim. Müteahhit evet tam benim aradığım parça bu dedi ve o ana kadar ayakta konuÅŸurken sandalyeyi çekip hemen oturdu. Çantasını açtı ve Fransız kontomasyonunu (katalog) çıkardı ve içinden bana bazı çizim ve resimleri göstererek bunları yapabilir misiniz diye sordu. Bende, sizin bana resmini gösterebileceÄŸiniz her ÅŸeyi yapabilirim dedim.Atölyemde daha önce yapmış olduÄŸum yangın musluklarını da görünce benim iÅŸi yapabileceÄŸime iyice kanaat getirdi. Bana Fransız kontomasyonundan (katalog) gösterdiÄŸi flatörlü vananın saÄŸlıklı çalışmayacağını söylediÄŸimde, o  bana,  bunu bütün Dünya kullanıyor bizde niye çalışmasın deyince bir ÅŸey diyemedim. Bu malzemeleri genelde İstanbul'da Rum ve Ermeni ustaların yaptığını ve eÄŸer ben bunları yapabilirsem çok büyük bir iÅŸ baÅŸarmış olacağımı söyledi. Vantuz'un içindeki malzemeyi sordu, bende bakır ÅŸamandura olduÄŸunu söyledim, kendisi İstanbul'daki ustaların ÅŸamanduranın ucundaki sibopu köseleden yaptıklarını ve bu köselenin sürekli tazyikli suyla temasından dolayı 2 ay bile dayanamadan bozulduÄŸunu söyledi. Ondan sonra bana çıkar defterini kalemini diyerek oldukça külliyatlı bir sipariÅŸ yazdırdı. Bu sipariÅŸleri zamanında hazırlayarak teslim ettim. Kontomasyondaki (katalog) ölçülerde kalıp yaptırarak istediÄŸi flatörlü vanayı yaptım. Bu malzemeler Salihli, AlaÅŸehir ve Buldan içme suyu ÅŸebekelerinde kullanıldı ve çok memnun kalındı.

​

Bir gün Buldan'ın Belediye BaÅŸkanı beni aradı, müteahhide ulaÅŸamadık dedi ve yana yakıla derdini ve olayı anlattı, o flatörlü vananın kullanıldığı Buldan'ın ÅŸehir ÅŸebekesi bir ay sonra patlamış, Müteahhidi aramışlar, bulamayınca akıllarına ben gelmiÅŸim. Ben  kendisine, hemen ertesi gün  arızayı gidereceÄŸimi söyledim. Hemen aklıma daha önce askeri hurdalıktan aldığım uçak pervanelerinin göbeÄŸi geldi. Bu göbeÄŸi kullanıp  bütün gece çalışarak parça üzerinde gerekli deÄŸiÅŸiklikleri yaparak sorunsuz çalışacak vanayı yaptım ve Buldan'a giderek parçayı yerine takınca sorun giderilmiÅŸ oldu ve o parça bildiÄŸim kadarıyla bir daha arıza yapmadı.

​

Buldan Belediye BaÅŸkanı tarafından arandığını öÄŸrenen müteahhit  bir gün sonra beni aradı,  sen haklıymışsın flatörlü vana arıza yapmış, Belediye BaÅŸkanı beni aramış, ama ben yurt dışındaydım bana ulaÅŸamamış biz ÅŸimdi ne yapacağız deyince, siz merak etmeyin ben yeni bir vana yaparak Buldan'a götürdüm ve arızayı giderdim dedim ama bana inanmadı, bende kendisine isterseniz Buldan'ı arayın konuÅŸun deyince ancak ikna oldu.

​

Bu arada ben TaÅŸ ÖÄŸütücülü Kahve ve Tuz DeÄŸirmeni imal etmeye baÅŸlamıştım, ancak öÄŸütülen tuzun ve kahvenin içerisine öÄŸütme taÅŸlarının kırıntıları ve tozu karışınca ve bundan dolayı ÅŸikayetler duyunca,  ne yapabilirim diye düÅŸündüm ve öÄŸütme vazifesini çelik disklerle yapan ancak ülkemizde üretilemeyen yeni bir deÄŸirmen yaptım ve bunun da patentini aldım, ayrıca motorlu araçlar için Emniyetli Fren Tertibatı yaptım ve patentini aldım. İtalya'da Milano Fuarı'na gittim ve bu patentimi görüÅŸtüÄŸüm ve buluÅŸumu anlattığım Walter Rus firmasına sattım ve onun parası ile de Almanya'da bulunan bir arkadaşımın yardımıyla tarak makinaları ve ilk arabamı aldım.

​

Bu tarak makinaları ve kendi atölyemde yaptığım halat büküm makinalarını kullanarak üretimi ve ticareti Keten Kendir Sanayi adıyla Ermeni ve Rum tüccarların elinde olan halatları üretmek üzere Halat Fabrikasını kurdum.

​

1965 yılında bir narenciye ihracatçısı elinde bir tek yaprak kontomasyonla (katalog) bana geldi, ben sizin methinizi çok duydum, bu makinayı yapsa yapsa  Adil Bey yapar dediler,  ben de size geldim, bu resimde gördüÄŸünüz makinanın aynısını yapabilir misiniz dedi. Bende resme baktım ve bana iki gün müsaade edin dedim ve eve kapanarak sadece aksamı görünen makinanın ne ÅŸekilde çalışıyor olabileceÄŸini kafamda tasarlayarak bir proje çizdim. İki gün sonra tüccarla buluÅŸunca istediÄŸi makinanın daha iyisini yapacağımı söyleyince, bana kaç liraya mal olur diye sordu, ben fiyatını söyleyince, fiyat çok pahalı gelmiÅŸ gibi davranarak fiyat kırmaya çalıştı ancak ben fiyatımı hiç indirmeyince, ben bir de kardeÅŸlerime danışayım dedi ve gitti. Ertesi gün sabahın çok erken saatinde gelerek bana avansımı getirdi, mukaveleyi yaptık ve ilk makinamı yapmaya baÅŸladım. Yaptığım kalıpların ve parçaların içerisine Adil Çetingöz/Egemas yazısını yazdırdım.

​

Bir gün Sanayi Bakanlığı'ndan telefon ettiler, sayın bakan sizi görmek istiyor dediler, inanamadım, koca devletin bakanı beni niye görmek istesin, her halde bana birileri ÅŸaka yapıyor diye telefondaki beyefendiyi azarladım, beyefendi bana size bakanlığın telefonunu vereyim inanmıyorsanız siz arayın dedi. O zaman inandım. Atladım Ankara'ya gittim, beni Sayın Bakan'ın huzuruna çıkardılar. Sayın Bakan; bana, narenciye makinalarını sen mi yapıyorsun deyince evet efendim ben yapıyorum dedim. O sırada odada bulunan mühendisler inanmayarak, hayır efendim bu mümkün deÄŸil diye itiraz ettiler. Efendim eÄŸer inanmıyorsanız mühendis beyleri makinalarımın çalıştığı bir fabrikaya götüreyim dedim. Bakan Bey bu fikrimi onayladı ve benimle beraber mühendisleri makinalarını yeni kurduÄŸum Finike'deki Meysan Narenciye Fabrikası'na gönderdi. Mühendisler makinalara baktılar tıkır tıkır çalışıyor. Yine inanmadılar bu makinayı sen yapmış olamazsın, üzerine ismini yazmışsın dediler. O zaman ben, inanmıyorsanız gelin kalıpların içine bakın dedim, eÄŸilip bakınca kalıpların içindeki Adil Çetingöz/Egemas yazısını görünce makinaları benim yaptığıma inandılar. Mühendisler bir rapor düzenleyip Bakan Bey'e verdiler. Bakan Bey beni baÅŸarımdan ötürü kutladı ve Avrupa'nın fiyatını biliyor musunuz dedi. Sen bu makinaları 4 te 1 fiyatına yapıyorsun. Türkiye'nin kasasında dövizin olmadığı zamanlarda bu makineleri üretebiliyorsan, o zaman bizde ithalatı tamamen kapatırız dedi. O günden bugüne kadar, İran,  Suriye,  Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Macaristan'a makine ihraç ettim. Yurt içinde 90 sanın üzerinde tesis kurdum. İlk yaptığım makinalardan birisi olan Meysan Narenciye Tesislerindeki makinam aradan geçen onca zamana raÄŸmen hala ilk günkü gibi çalışıyor ve sahiplerine ve ülkemize para kazandırıyor.

​

İlk,  sebze ve meyve boylama  makinamı yaptığım 1965 yılından bu yana yetiÅŸtirdiÄŸim ustalarımdan Kemal Küçüksakal hala ilk günkü ÅŸevkle ve itina ile Fabrikamızda çalışıyor. YetiÅŸtirdiÄŸim diÄŸer ustalarımdan bir kısmı rızamı alarak ve helalleÅŸerek yanımdan ayrıldılar ve kendi iÅŸlerini kurdular, bir kısmı da proje ve çizimlerimi alarak gittiler ve bizimle aynı sektörde üretim yapıyorlar.  Bense 80 yaşımı aÅŸtım, ancak her gün iÅŸyerime erkenden gidip,  iÅŸbaşı yapılmadan önce, ürettiÄŸimiz ve üreteceÄŸimiz makinalarımızın sahiplerine bol ve hayırlı kazançlar saÄŸlaması için Allah'ıma dua ediyorum.

Makine.png

Kurum Kültürü

EGEMAS

Kalite Politikamız

    Egemas kalite politikası gereÄŸi;  GeliÅŸen ve güncel teknolojileri kullanarak, müÅŸteri beklentilerini aÅŸan güvenilir ürünler geliÅŸtiriyor, üretiyor ve satış sonrası hizmet saÄŸlıyoruz.
Kalite yönetim sistemimizin ISO 9001 standardının gereklerini karşılayacak ÅŸekilde uygulanmasını ve sürekli iyileÅŸtirilmesini, toplam Kalite felsefesini esas alarak, ÅŸirket hedeflerine takım ruhu içerisinde ulaÅŸmak, iÅŸ süreçlerimizi sürekli gözden geçirmek ve performansımızı artıracak önleyici yaklaşımlar belirlemek, sürekli iyileÅŸtirme yaklaşımı doÄŸrultusunda tüm süreçlerimizin verimliliÄŸini, en iyi ÅŸekilde gerçekleÅŸtirebilecek seviyeye yükseltmek.

​

    Uluslararası düzeyde rekabet ederek, yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımları teÅŸvik ederek, Teknik ve davranışsal becerileri artırarak. Çevre, iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi yönetim sistemleri ile birlikte eÄŸitimler vererek ve faaliyetlerimizi yöneterek sebze meyve sınıflandırma ve paketleme sektöründe kalite alanındaki liderliÄŸimizi sürdürmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

Etik Kurallarımız

Egemas çalışanları, yaptıkları iÅŸ nedeniyle zaman zaman gizli bilgi, belge veya materyallere eriÅŸim imkanına sahip olacaktır. Bunlardan bazıları ticari sır olabilir. Bu sırların saklanması ÅŸirketin gelecekteki baÅŸarısı ve dolayısıyla çalışanlarının iÅŸ güvenliÄŸi açısından büyük önem taşıyor.  Egemas çalışanları ile Egemas arasında, iÅŸin baÅŸladığı andan itibaren, ÅŸirketin rekabetçi konumunu korumasını saÄŸlayacak gizli bilgiler açısından güvene dayalı bir iliÅŸki baÅŸlar.

İş Ortaklarımız

Egemas, dünyanın konularında uzman ve güçlü ÅŸirketleri ile uluslararası iÅŸbirliklerine imza atmaktadır. Åžirketimiz, Dünyanın önde gelen sebze meyve iÅŸleme ve sınıflama hatları ve robotları konusunda lider ÅŸirketi Maf-Roda, uluslararası sebze meyve pazarının en büyük örgü file ve fileli paketleme makineleri üreticisi Giro Grup, Dünyanın en büyük sebze meyve paketleme sektörü ÅŸirketlerinden Roda Packing'in Türkiye Distrübitörlüklerini yürütmektedir.

maf roda.png
giro.gif
2022-11-24_12-54-32.webp

Belge ve Sertifikalarımız

2022-11-24_12-52-18.webp
2022-11-24_12-52-21.webp
2022-11-24_12-52-24.webp
2022-11-24_12-52-27.webp
2022-11-24_12-52-29.webp
2022-11-24_12-52-31.webp
2022-11-24_12-52-33.webp
2022-11-24_12-52-35.webp
2022-11-24_12-52-38.webp
Whatsapp
bottom of page